BAĞLAÇ
Kendi başına anlamı olmayan; anlamca ilgili cümleleri, kavramları ya da eş görevli ögeleri bağlamaya yarayan sözcük türüdür.
Ne beni ne Emre’yi aradı.
Beni aradığını ve benimle konuşmak istediğini söyledi.
Sizinle gelemem çünkü ders çalışmam gerekiyor.
Başlıca bağlaçlar;
ile ise
ve çünkü
de hâlbuki
ki oysaki
veya mademki
ama nitekim
fakat bu yüzden
yalnız öte yandan
ancak ne var ki
İLE
Edebiyatımızda en çok eser verilen türler şiir ile romandır.
Ev ile okul arasında mekik dokuyor.
Bu kalemle daha güzel yazarsın.
Söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmuyor.
Onun sözüyle hareket edemem.
VE
Akşam ve sahil, onun şiirlerinin çıkış noktasıydı.
Sen ve ben ayrı dünyaların insanlarıyız.
Erhan, saygılı ve zeki bir öğrenciydi.
Futbolcular, bitkin ve mutsuz görünüyor.
Eve uğradı ve biraz eşya aldı.
DE / DA
O filmi ben de seyrettim.
O sınavı kazanacak da ben göreceğim.
Okula kadar geldin de bir selam vermedin.
Ailesiyle kavga etti de evi terk etti.
Yemem de yemem diye tutturdu.
Dışarı çık da göreyim.
Biraz müsaade etsen de işime baksam.
Böyle davranmanız hiç de iyi olmadı.
Bize gelmiş de fazla kalmamış.
Kİ
Kardelen ki baharı müjdeler doğaya.
İhtiyacı var ki senden para istiyor.
Konuşsam da beni dinlemez ki
Sen ki beni gayet iyi tanırsın.
Herkesi dinle ki onlar da senin anlattıklarını dinlesin.
Dışarı bir çıktım ki ortalığı sel götürüyor.
Bizim otobüs sizinkinden hızlı gidiyor.
Yarınki gezi iptal edilmiş.
Sanki
İllaki
Mademki
Belki
Oysaki
Halbuki
Çünkü
Meğerki
AMA / FAKAT
Dışarı çıkabilirsin ama eve erken döneceksin.
Davranışları konusunda onu uyardım ama bir değişiklik olmadı.
Uyarılara hiç ama hiç kulak asmıyordu.
ANCAK / YALNIZ
Çalışkan bir çocuk yalnız çok yaramaz.
Kitabı alabilirsin yalnız geri getireceksin.
Onunla sen konuş yalnız seni dinliyor.
Seni dün aradım; ancak sana bir türlü ulaşamadım.
Maça gidebilirsin; ancak eve erken dön.
BİLE / DAHİ
O gün, beni sen bile dinlememiştin.
Benimle bir kelime konuşmadı bile.
En yakın arkadaşlarım dahi beni unuttu.
NE…NE
Ne ders çalışıyor ne söz dinliyor.
Yılardır ne aradı ne sordu.
Ne şirin, ne güzel bir köydü burası.
HEM…HEM
Evimiz hem okula hem yurda çok yakındı.
Olanları hem sen anlat hem ben anlatayım.
Gösteri için hem kostüm hem ayakkabı almalısın.
Hem dedesini hem amcasını arayıp davet etti.
BİR…BİR
Bir sen varsın kalbimde bir de o hatıralar.
Çiçeklerden bir kardeleni bir nilüferi severdi.
Çarşıdan bir kitap, bir defter aldım.
Yaşadıklarını bana bir bir anlattı.
YA… YA / HA… HA / GEREK… GEREK / İSTER… ISTER
Ya evde derslerine çalış ya bizimle sahile gel.
Ha o gelmiş ha sen gelmişsin, bizim için aynı.
Gerek sen gerek o, yarın izin kullanabilirsiniz.
İster kitap oku ister müzik dinle.
O HÂLDE / HATTA / YOKSA / ÜSTELİK
Dediklerime inanmıyorsun; o hâlde benimle konuşma.
Dün babam okula gelmiş; hatta birkaç saat bizi beklemiş.
Derslerine çalış; yoksa sınavı kazanamazsın.
Gelemeyeceğini söyledi üstelik daha vakit vardı.
VEYAHUT, YAHUT, VEYA, YA DA
Roman veya öykü ikisini de okumayı çok severim.
Kardeşin yahut baban okula gelsin.
Müzik ya da resim dersini seçebilirsin.
Akşam veyahut gece yarısı yola çıkarız.
ÖYLEYSE, O HALDE, KISACASI, DEMEK Kİ, NİTEKİM
O halde bu konuyu anlamadığını düşünüyorum.
Öyleyse bu işten vazgeçelim artık.
Kısaca seninle aynı ortamda bulunmaktan çok memnunum.
Demek ki onu bugüne kadar kimse anlayamamış.
Nitekim yapayalnız kaldığını kendisi de anlamıştı.